Ad ve Soyad | : | |
---|---|---|
E-Posta | : | |
Telefon | : | |
Bernstein, işçi-sınıfı kökenli çocukların konuşmalarının bir basit kod - yani, dilin, konuşmacının dinleyicilerden anlamalarını beklediği ama dinleyicilerin daha önce hiç duymadıkları ifadeler içerecek şekilde kullanılma biçimi- sergilediklerini ileri sürmektedir. Basit kod, bireyin içinde doğduğu kültürel ortamla bağlantılı bir konuşma biçimidir. Işçi-sınıfından bir çok insan, değerlerin ve normların sorgulanmaksızın öyle diye kabul edildiği ve dilsel olarak ifade edilmediği, güçlü bir aile ve komşuluk kültüründe yaşarlar. Anne- babalar çocuklarının davranışlarını düzelterek, sosyalleşmelerini sağlamak için ya ödüllendirme ya da azarlama yoluna başvurma eğilimindedirler. Basit bir kod içindeki dil, pratik yaşam söz konusu olduğunda iletişim kurmak için, soyut kavramlarla tartışmaktan, süreç
lerden geçmekten ya da bağ kurmaya çalışmaktan daha uygun bir yoldur. Bu nedenle, basit kod konuşması, alt sınıftan ailelerde büyümüş çocukların ve bu çocukların zamanlarının çoğunu birlikte geçirdikleri akran gruplarının ayırt edici özelliğidir. Konuşma, içlerinden hiçbirisi sergiledikleri davranış kalıbının nedenini kolaylıkla açıklaya- masa da, grubun normlarına yöneltilir.
Buna karşılık, orta-sınıftan çocukların dil gelişimleri, Bernstein'a göre, bir karmaşık kod -yani, sözcüklerin anlamlarının tek tek durumların isterlerini karşılamak için teke indirilebildikleri bir konuşma biçimi- edinimini içermektedir. Orta-sınıftan gelen çocukların dil kullanımım öğrenme yolları, tek tek bağlamlara daha az bağımlıdır; çocuk, kolaylıkla genelleme yapabilme ve soyut kavramları dile getirebilme yeteneğindedir. Bu nedenle, orta-sınıftan anneler, çocuklarını denetlerken, çoğu kez, çocuğun davranışına gösterdikleri tepkinin altında yatan neden ya da ilkeyi açıklama yoluna giderler. İşçi-sınıfın- dan bir anne, daha fazla tatlı yemek isteyen çocuğuna, yalnızca “sana daha fazla tatlı yok” diyerek karşılık verirken, orta-sınıftan bir anne, büyük bir olasılıkla, çok fazla tatlı yemenin insanın sağlığı ve dişleri için iyi olmadığını açıklamaya çalışır.
Bernstein, karmaşık kodlarla konuşma becerisini kazanmış olan çocukların, resmi akademik eğitimin isterlerini karşılamaya basit kodlarla sınırlanmış çocuklara göre daha yatkın olduklarını ileri sürer. Fakat, bu, işçi- sınıfından gelen çocukların “ikinci dereceden” bir konuşma biçimine sahip oldukları ya da onların dil kodlarının “yoksul” kodlar olduğu anlamına gelmez. Bunun ötesinde, bu çocukların kullandıkları konuşma biçiminin okullarda var olan akademik kültürle çatış makta olduğu anlamına gelir. Karmaşık kodlarda ustalaşmış çocuklar, okul ortamına daha kolay uyum sağlarlar. Geçerliliği bugün de tartışılıyor olmakla birlikte, Bernstein'ın kuramını destekleyen kanıtlar vardır. İşçi-sınıfı ve orta-sınıftan çocukların dili üzerinde çalışmış olan Joan Tough (1976), sistematik farklılıklar bulmuştur. Tough'ının bulguları, Bernstein'ın, işçi-sınıfından çocuklar, sordukları sorulara genelde daha az yanıt alırlar ya da kendilerine başkalarının akıl yürütmeleri hakkında daha az açıklama yapılır, tezini desteklemektedir. Daha sonraları Barbara Tizard ve Mardn Hughes (1984) tarafından yapılan araştırmalarda da aynı sonuçlar elde edilmiştir.
Bersnstein'ın görüşleri, belirli sosyo-ekonomik alt-yapılardan gelen çocukların okullarda neden “daha az başarılı” olduklarını anlamamıza yardım etmektedir. Bir çocuğun eğitim şansını azaltan aşağıdaki durumlar basit konuşma koduyla ilişkilendirilmektedir:
1. Çocuk evde sorduğu sorulara büyük bir olasılıkla kısıtlı yanıtlar almaktadır ve bu nedenle de, hayat hakkında, karmaşık kodda ustalaşmış çocuğa göre, hem daha az bilgilenmekte hem de daha az meraklı olmaktadır.
2. Çocuk, okul disiplininin genel kurallarına uymada olduğu kadar, öğretimde kullanılan, soyut ve duygu içermeyen dile karşılık vermekte zorlanacaktır.
3. Öğretmenin, dili, çocuğun hiç de alışık olmadığı bir biçimde kullanarak anlattığı şeylerin büyük bir çoğunluğu, çocuğa, anlaşılmaz şeyler gibi gelebilir. Çocuk, bu sorunla baş etmek için, öğretmenin anlattığı şeyleri kendisinin bildiği dile çevirmeye kalkışabilmekte ama bu durumda da, öğretmenin
vermeye çalıştığı asıl ilkeyi yakalamada başarısız olabilmektedir.
4. Çocuk ezbere ya da “talim”e dayanan öğrenmede çok zorlanmayacak ama genelleme ve soyutlama içeren kavramsal ayrımları yakalamada büyük sorunlar yaşayacaktır.
Giddens, Anthony. Sociology. Macmillan, 2001.