Ad ve Soyad | : | |
---|---|---|
E-Posta | : | |
Telefon | : | |
Gündelik toplumsal etkileşimin bir toplumsal cinsiyet boyutu var mıdır? Olduğuna ilişkin nedenler bulunmaktadır. Etkileşimler daha geniş toplumsal bağlam tarafından belirlendiği için, hem sözel hem de sözel olmayan iletişimin erkekler ve kadınlar tarafından farklı farklı algılanması şaşırtıcı değildir. Toplumsal cinsiyet ile toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin anlayışlar, büyük ölçüde toplumsal etkenler tarafından etkilenmekte ve genel nitelikteki, toplumdaki güç ve konum sorunlarıyla ilişkili olmaktadır. Bu dinamikler gün lük yaşamdaki en sıradan etkileşimlerde bile kendini gösterir. Sözel olmayan ifadelerin en yaygınını, göz temasını örnek olarak alalım. Bireyler göz temasını çok çeşitli biçimlerde, çokluk birisinin ilgisini çekmek ya da toplumsal bir etkileşimi başlatmak için kullanırlar. Bir bütün olarak erkeklerin, hem kamusal hem de özel yaşamda kadınlar üzerinde baskın olduğu toplumlarda, erkekler kendilerini gözlerinin yabancılarla teması konusunda daha fazla özgürlük içinde hissedebilirler.Göz temasının özgül bir biçimi -gözünü dikmek- aynı sözel olmayan iletişim biçimleri arasındaki "anlam" bakımından karşıtlıkları göstermekte dir. Bir kadına gözünü diken bir erkek, "doğal" ya da "masum" bir biçimde davranıyor diye görülebilir; eğer kadın bu bakıştan rahatsız olmuşsa, başka bir yöne bakarak ya da karşılıklı bakışı sürdürmemeyi tercih ederek kurtula bilir. Öte yandan, bir erkeğe gözünü diken bir kadın çokluk, davetkar ya da cinsel olarak etkin bir biçimde davranıyor diye görülür. Tek tek alındıkta, bu tür örnekler önemsiz görünebilir; toplu olarak bakıldıkta ise, toplumsal cinsiyet egemenliği kalıplarını güçlendirmeye yardımcı olmaktadır (Burgoon ve diğerleri 1996). Sözel olmayan iletişimde başka toplumsal cinsiyet farklılıkları da vardır. Çalışmalar, erkeklerin oturma biçim lerinin kadınlarınkine oranla daha rahat olmaya eğilim gösterdiğini ortaya koy muştur. Erkekler bacakları açıkken geriye doğru yaslanırlar; kadınlar ise daha kapalı bir beden konumunda, elleri dizlerinde, bacakları da kapalı bir biçimde otururken dik dururlar. Kadınlar konuştukları kişiye, erkeklerin olduğundan daha yakın dururlar; erkekler de kadınlarla karşılıklı konuşurlarken kadınlara, öteki türlü olduğundan çok daha fazla fiziksel temasta bulunurlar (genellikle, kadınların bunu normal diye görmeleri beklenir). Çalışmalar aynı zamanda kadınların kendi duygularını daha açık bir biçimde (yüz ifadeleri yoluyla) gösterdiklerini, göz temasını da erkeklerden daha sık kurduklarını ve bıraktıklarını göstermiştir. Sosyologlar, küçük ölçekli, mikro-düzeyde görünen etkileşimlerin toplumumuzdaki daha geniş, makro-düzeydeki eşitsizlikleri güçlendirdiğini ileri sürmüşlerdir. Erkekler, ayakta durur ve otururlarken, mekanı kadınlardan daha fazla kontrol ederler çünkü ayaktayken konuştukları kişiden daha uzakta dururlar, otururlarken de daha fazla yayılırlar; ayrıca da ha sık fiziksel temas yoluyla da kontrol lerini sergilerler. Kadınların göz teması ve yüz ifadeleri ile onaylanmayı aradık ları ileri sürülmüştür; erkekler göz teması kurduklarında, bir kadının bir erkeğe oranla öteki tarafa bakması daha olasıdır. Bu yüzden, sözel olmayan iletişim biçimlerinin mikro-düzeydeki incelemeleri, toplumun genelinde er keklerin kadınlar üzerinde sergiledikleri güce ilişkin ipuçları verir (Young 1990).
Anthony Giddens - Sosyoloji